04 Haziran 2010
Sayı: SİKB 2010/22

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist-siyonist saldırganlık dizginlemenin tek yolu halkların birleşik militan direnişidir!
İsrail’in kanlı katliamı, tepkiler ve tuzaklar
İsrail’e selam, Heronlara devam!
İsrail vahşeti çeşitli illerde eylemlerle protesto edildi
Emek ve meslek örgütlerinden siyonist vahşete ilişkin açıklamalar.
Gibbs: “ABD ve İsrail arasındaki ilişki değişmez”
Siyonist rejimin şeflerinden
arsızlık döküldü
Kürt hareketini tasfiye saldırısı sürüyor...
IMF ve asalak patronlar kıdem tazminatına göz dikti
İşçi ve emekçi hareketinden..
TÜMTİS Genel Başkanı
Kenan Öztürk ile konuştuk...
Sendika bürokrasisi sınıf hareketinin gelişme dinamiklerini baltalamaya çalışıyor
TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk ile UPS’deki direniş süreci üzerine konuştuk
TMMOB Genel Kurulu gerçekleşti..
SOKAK Üniversitesi’nde
gelecek sorunu tartışıldı
Rektörlük-sivil faşit-polis işbirliğine son!
Siyonist barbarlar katliamlara
devam ediyor!
Avrupa’da mücadele yayılıyor!
Parti ve devrim şehitleri
Essen’de anıldı
İzmir’de Şerzan Kurt
için kitlesel eylem
İnciraltı Katliamı
örtbas edilmeye çalışılıyor!
AKP’den şimdi de sahte “kadın istihdamı” açılımı!
CHP’yi yeniden
düzenleme operasyonu
Haluk Kırcı tahliye edildi
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Devrimci işçi Alaattin Karadağ 19 Kasım 2009 tarihinde yaralı bir haldeyken sokak ortasında sermaye devletinin eli kanlı tetikçileri tarafından alçakça katledildi. Bu açık bir sokak infazıydı. Sermayenin eli kanlı katilleri yaralı bir halde yakalayabilecekleri bu yiğit devrimcinin vücuduna sayısız kurşun saplayarak orada katlettiler. Hemen ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri bu alçakça cinayeti örtbas etmek için harekete geçti. Cinayetle ilgili her türlü kanıtı ortadan kaldırmak için seferber olundu. İnfaza tanıklık yapabilecek kişiler tehdit edilerek susturuldu. Böylece bu alçakça cinayetin sorumluluğundan kurtulmaya çalıştılar. Bu cinayeti çeşitli eylemler protesto eden sınıf devrimcilerine karşı ise birçok kentte eşzamanlı operasyonlar gerçekleştirildi, gözaltı ve tutuklama terörüne başvurularak devrimci irade susturulmaya çalışıldı.

Ancak tüm bu çabaların boş olduğu gelinen yerde açığa çıkmış bulunuyor. Cinayetin üstü örtülemedi ve cinayeti işleyen polislerden biri hakkında dava açmak zorunda kaldılar.

Sınıf devrimcileri kimi sol güçlerle birlikte bu alçakça cinayeti haftalara yayılan bir kampanya ile teşhir ettiler. “Polis cineyetlerine ve terörüne son!” şiarıyla birçok kentte basın açıklamaları, imza kampanyası, protestolar ve etkinlikler gerçekleştirdiler. Böylece bu cinayeti ilerici ve devrimci kamuoyunun gündemine taşıdılar. Öte yandan hukuki süreci de işleterek cinayetin açığa çıkması yönünde çaba harcadılar. Gelinen yerde bu cinayet ile ilgili dava açılmış bulunuyor.

Şimdi açılan bu dava ile birlikte süreç yeni bir evreye girmiş bulunuyor. Sermaye devleti üstü örtülemeyen bu alçakça cinayet karşısında eli kanlı tetikçilerden biri hakkında dava açmak zorunda kaldı. Böylece sermaye devleti suçu tetikçilerden birininin üzerine yıkarak katliamcı kimliğinden kurtulmaya çalışmaktadır. Ancak bunun kolay olmayacağı bu dava süreci ile birlikte görülecektir. Nasıl ki Engin Çeber’in işkenceyle katledilmesinin üstü örtülemediyse, Alaattin Karadağ cinayetinin de üzeri örtülemeyecektir. Engin Çeber’in işkencede katledilmesi, verilen mahkumiyet kararıyla tescillenmiş bulunuyor. Alaattin Karadağ’ın katledilmesiyle ilgili dava ile birlikte sokak infazı da tescillenmiş olacaktır. Ancak bunun kendiliğinden gerçekleşmeyeceği açıktır. Bunun için tüm ilerici-devrimci sol güçler, aydın-yazar-sanatçılar, meslek odaları, devrimci-basın yayın kuruluşları ve emekten yana güçler, bu davaya sahip çıkmalı, Alaattin Karadağ cinayeti nezdinde devletin işkenceci, infazcı ve katliamcı kimliği açığa çıkarılarak mahkum edilebilmelidir.

Alaattin Karadağ cinayeti davası Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 16 Haziran 2010 tarihinde saat 10.00’de görülmeye başlanacaktır. Bu davaya sahip çıkmak tarihi bir görev ve sorumluluktur. Tüm ilerici ve devrimci güçleri, aydın-yazar ve sanatçıları, emekten yana meslek odaları ve sendikaları bu davaya sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Sınıf devrimcileri bu davanın sahiplenilmesi için bulundukları tüm alanlarda bugünden seferber olmalıdırlar.